Sustainable Aviation Fuels, a new pathway for shippers to decarbonize air freight

Sürdürülebilir Havacılık Yakıtları, karbondan arındırma için yeni bir yol

SAF (Sustainable Aviation Fuels [Sürdürülebilir Havacılık Yakıtları]) nedir ve mal sahiplerinin sürdürülebilir şekilde davranması için neden harika bir araçtır?
Alexander Höglund 2022 by Alexander Höglund
Özet

Dünya yaklaşık iki yıllık pandeminin ardından uçmaya başlarken bunu havacılık endüstrisinin karbondan arındırılması için yenilenmiş bir hevesle yapıyor. Havacılıkta veya daha genel anlamda ulaşımda çalışıyorsanız, muhtemelen makalelerde ve LinkedIn gönderileriniz sayesinde sürdürülebilir havacılık yakıtı veya SAF kavramıyla karşılaşmışsınızdır. Bu makalede, SAF’nin ne olduğuna, mal sahiplerinin sürdürülebilir şekilde hareket etmesi için neden harika bir yol olduğuna ve karbonsuzlaştırma yapbozunun nasıl önemli bir parçası olabileceğine bakacağız.


“Less is more: supply chain sustainability” web seminerimize katılmak ister misiniz?

Kaydolmak için buraya tıklayın

 

Karbonsuzlaştırma sorunu

Havacılığı karbonsuzlaştırma, her şeye uyan tek bir çözüm arayışı değildir. Daha ziyade, enerji tasarrufu teknolojilerinin, devlet mevzuatının, tüketici ve kurumsal satın alma gücünün ve yakıttaki geliştirmelerin bir bileşimidir. Enerji tasarrufu sağlayabilecek olan yaklaşımların listesi kapsamlıdır: motor bakımını optimize etmek için büyük veri analizi; pilotların uçakları ekolojik şekilde sürmek için eğitilmesi ve teşvik edilmesi; havaalanlarının ve havayollarının yerde enerji kullanımını azaltmak için çeşitli teknolojiler ve süreçler uygulaması ve daha fazla yakıt verimliliği sağlayan yeni malzemeler ve uçak türleri. Boston Consulting Group tarafından yapılan bir çalışmada havayolları son on yılda yakıt tüketimini %2,3 oranında azaltmıştır. IATA’nın mevcut hedefi olan 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmak için havayollarının her yıl aynı azalmayı veya daha fazlasını elde etmeye devam etmesi gerekiyor. Örneğin %1,7’lik yıllık bir azalma, emisyonları 2050 yılına kadar yalnızca %40 oranında düşürecektir. Enerji tasarrufu sağlayan teknolojiler ve optimizasyon karbonsuzlaştırmanın hayati parçalarıdır ve bunlar olmadan net-sıfırlı uçuş zamanında gerçekleştirilemez. Ancak enerji tasarrufu da Paris Anlaşmasının hedeflerine ulaşmak için yeterli değildir ve bu da bizi bu makalenin konusuna, yani sürdürülebilir havacılık yakıtına götürmektedir. Bu nedir ve havacılık şirketleri SAF’lerin kullanımını nasıl hızlandırabilir?

 

SAF (Sürdürülebilir Havacılık Yakıtları) nedir?

SAF’ler, iki ortak paydaya sahip bir yakıtlar topluluğudur: bunlar tasarım gereği olarak doğrudan eklenebilen yakıtlardır ve yenilenebilir ham maddeden yapılırlar. SAF, geleneksel jet yakıtına kimyasal olarak eşdeğerdir ve geleneksel yakıtla karıştırılabilir veya ona “doğrudan eklenebilir”. Bu nedenlerle, SAF’ler uçak motorlarında herhangi bir değişiklik gerektirmez, mevcut altyapıda dağıtılabilir ve depolanabilir ve ek bir karmaşıklık olmadan havaalanları tarafından kullanılabilir. Bu özellikler, SAF’ye havayolları ve diğer havacılık paydaşları için muazzam bir çekicilik kazandırır. IATA’ya göre, SAF 2050 yılına kadar geleneksel jet yakıtının %65’inin yerine geçme potansiyeline sahiptir, ancak bu 30 yıllık bakış açısıyla, bu gerçekten de sınırsızdır.

SAF’ler ham maddeye dayalı olarak iki gruba ayrılabilir ve bunlar biyolojik ve sentetik yakıtlardır. Biyolojik olarak türetilen yakıtlar organik madde kullanır, örneğin kullanılmış pişirme yağı, hayvansal yağlar, evsel atıklar ve enerji mahsulleri ham madde olarak kullanılır, sentetik alternatifler ise havadan veya endüstri emisyonlarından elde edilen CO2’ten üretilir. İkinci olarak belirtilen yakıtlar şu anda deneysel geliştirme aşamasındadır, buna karşılık yemeklik yağ gibi biyokütle kullanan HEFA ise üretim süreci olgun bir teknolojidir ve sanayileştirilebilir. Ancak, diğer organik temelli yaklaşımlar henüz teknolojik olarak olgunlaşmamıştır ve gazlaştırma, evsel atıkları yakıta dönüştürme, alkolden-jete üretim ve kullanılmış paletler ve ormancılık kalıntıları gibi ahşap temelli atıkları SAF’ye dönüştürme gibi süreçler önümüzdeki on yıl içinde hayata geçecektir.

 

Kütle dengesi yaklaşımı

SAF’nin havayollarının ötesindeki çekiciliğini anlamak için, ulaşımdan kaynaklanan emisyonları azaltma potansiyeline kütle dengesi perspektifinden bakmamız gerekiyor. Bir fosil yakıt kaynağından her CO2 salındığında, atmosferdeki toplam CO2 kütlesine katkıda bulunur; CO2’in Şili’de veya Norveç’te salınması bir fark yaratmaz. Aynı mantıkla, CO2 ilavelerinden nerede kaçınıldığı da önemsizdir. Bu, taşımacıların dünyanın herhangi bir yerinde geleneksel yakıtı değiştirerek emisyonları nötralize etmek için SAF kullanma potansiyelini ortaya çıkarmaktadır.

 

Hava taşımacılığı iş örneği

X Şirketi, Amsterdam Schiphol Havaalanı’ndan Los Angeles International’a 100 kg ağırlığında bir kutuyu hava yolu ile göndermektedir. Bu gönderi atmosfere yaklaşık 0,734 ton CO2 ekleyecektir (Ecotransit World hesaplama yöntemi kullanılarak). Fosil jet yakıtını SAF ile değiştirerek bu emisyonları sıfıra indirmek için yaklaşık 0,27 ton SAF gerekir ve bu sadece o malları taşıyan uçaklarda değil gezegenin herhangi bir yerindeki diğer uçaklarda da kullanılabilir. Havadaki CO2 kütlesi, emisyonların nerede gerçekleştiğini veya gerçekten azaltıldığını umursamaz. X Şirketi, Amsterdam’dan Los Angeles’a uçuşun neden olduğu emisyonları azaltmak için, diyelim ki Helsinki’de SAF satın alabilir. Bu, taşımacılara, menşe havaalanında SAF bulunsun veya bulunmasın, herhangi bir sevkiyatta emisyonları azaltmak için bir araç sağlar. Kafanız karıştıysa, biraz daha karmaşıklık ekleme fırsatını değerlendirelim. Emisyonları azaltmak için kütle dengesi faydalarının kullanılması, genellikle, belirli bir uçuş için kullanılmak üzere bir rafineriden SAF rezerve edilen ve ancak bu yakıt bir havaalanına teslim edildiği zaman CO2 azaltması talep edilebilen bir “rezerve et ve talep et” sistemine dayanır.

 

Taşımacılar nasıl fark yaratabilir?

SAF’nin yaygın bir şekilde uygulanması iki büyük zorlukla karşı karşıyadır: birincisi taleptir ve ikincisi de arzdır veya özel olarak SAF ham maddesi tedarikidir.

SAF için talep yaratma zorluğunun üstesinden gelmek için, taşımacıların sürdürülebilir kalkınma sağlamak için SAF’yi bir fırsat olarak görmesi gerekir. SAF satın almakla nakliye emisyonları burada ve hemen azaltılır, ama rafinerilere yatırım yapılması aynı zamanda talep artışı ile teşvik görür. SAF’lere talepte istikrarlı bir artış olursa büyük oyuncuların tesislere yatırım yapmayı göze alma olasılığı daha yüksek olur ve bunlar böylece 30 ila 50 yıl boyunca faaliyet gösterir. SAF üreticilerinin üretimi arttırmasını, teknolojiler geliştirmesini ve dağıtımı genişletmesini sağlayacak olan talebi havayolları, hükümetler ve taşımacılar yaratabilir.

İkinci zorluk ham madde tedariki ile ilgilidir. SAF üretimi arttıkça fiyatının düşeceği ve böylece talebin, ham madde mevcudiyetinin üretim yeteneklerini sınırlayacağı bir noktaya yükseleceğine inanılmaktadır. İnsanlar, ihtiyaç duyulan yemeklik yağ miktarını desteklemeye yetecek kadar patates kızartması yememektedir ve aynı şey, şu anda HEFA esaslı SAF üretiminde kullanılan diğer yağ asitleri için de geçerlidir. Ek olarak, gıda üretimi için arazi kullanımına ihtiyaç duyulması ve yaygın tek tür ürünlü tarıma izin verildiğinde ortaya çıkabilecek ekosistem sorunları nedeniyle mahsullerin doğrudan kullanımının sürdürülemez olarak göz ardı edilmesi gerekir. Bu nedenle, SAF sektörünün katı biyolojik atık gibi diğer kaynakları ve inorganik ham maddelere dayanan diğer sentetik yakıtları kullanabilecek teknolojiler geliştirmesi gerekir. Temel olarak çözüm, SAF’ler için sağlam bir taleptir; geliştiriciler ve yatırımcılar havacılık endüstrisini dönüştürmek için gereken teknolojileri tam olarak keşfetme riskini ancak o zaman göze alabilirler.

 

Şimdi, hava ve okyanus için mevcut sürdürülebilir yakıt hizmetlerini buradan keşfedin


Sürdürülebilir Yakıt ve ekleme ve dengeleme mekanizmaları hakkında daha fazla bilgi edinmek ister misiniz?

Sorunuzu buradan SAF uzmanımıza sorun

 

250 views