Müstakil araçlar ve işbirliği yapan robotlar: Günümüzün depo çözümleri

Robotlar ve bağımsız araçlar uzun zamandır bilim kurgu bir geleceğin sembolleridir. Artık endüstri ve lojistik zincirlerini dönüştürmek için önemli bir potansiyele sahip olan bir gerçekliktir.

Bağımsız arabaların ve kamyonların gelişi hiç kuşkusuz yenilikçilik yarışının en önemli devrimlerinden biridir. Yeni gelişmelere dair duyurular gittikçe artan bir hızla birbirini kovalıyor ve şimdi bu teknolojiler neredeyse elimizin altında. Ancak bu araçları yollarda görmeye başlamadan önce daha alınacak epey mesafe var. “Bu teknolojilerin her şartta tamamen güvenli olduğunu garanti etmek için ince ayarlara ihtiyaç var,” diyor Philippe de Carné, GEODIS İnovasyon ve İş Mükemmelliği Direktörü. “Ancak her şeyden önce, bir dizi toplumsal ve sosyal meselenin ele alınması gerekiyor; örneğin, kamusal kabul ve iş trendleriyle ilgili sorular. Bu alandaki tüm detayları çok yakından takip ediyoruz. Aynı zamanda artan sayıda operasyonel ekipman tipi bu teknolojileri çalışma tesislerinde ve depolarda kullanıyoruz.”

Gerçekten de 2017 MHI Yıllık Sektör Raporu, bu sürücüsüz teknolojilerin çoktan uygulanmaya başladığını gösteriyor: Muhatapların %8’i sürücüsüz araçları veya drone’ları zaten kullanıyor ve yaklaşık %30’u gelecek 1-5 yıl içinde kullanmayı planlıyor.

Bu bağımsız sürüş teknolojileri halen riskler taşıyor. Ancak özel olarak ayrılmış çalışma tesisleri ve depolar gibi bazı ortamlarda kontrol altına alınmaları çok daha kolay. Sürücüsüz teknolojiler artık ürün taşıma, sipariş hazırlama ve hatta envanter işlerinde yaygın olarak kullanılıyor. İstenen varış noktasına giden optimal yolu bulmak için son nesil sensörler, kameralar ve yapay zeka kullanıyorlar ve bütün bunları şirketin bilgi sistemleriyle birleştirerek, çalışanlarla etkileşime geçerek, engeller karşısında yön değiştirerek yapıyorlar. En önemlisi, bu operasyonları çevrelerindeki insanlarla ve eşyalarla aralarında güvenli mesafe bırakarak yürütüyorlar.

Aşağıda, GEODIS depolarında sürücüsüz teknolojinin nasıl kullanıldığına dair dört örnek verdik.

Sürücüsüz forklift

Bu tip ekipmanlar için AGV’lerdeki (Automated Guided Vehicles [Otomatik Güdümlü Araçlar]) gelişme uzun zamandır devam etse de şimdiye kadar yetersizdi. Önceden bunlar çok pahalı, uygulaması çok karmaşık ve yetersiz esneklikteydi. “Bununla başa çıkabilmek için GEODIS şu anda en son model ve yapay zeka teknolojilerini barındıran sürücüsüz forklift geliştirme üzerinde çalışıyor,” diye açıklıyor de Carné. “Bu proje verimliliği önemli ölçüde artırabilir, ancak aynı zamanda çalışan emeğini azaltıp hareketleri düzene koyarak işyerinde sağlık ve güvenliği de iyileştirebilir.”

Bağımsız sipariş toplayan robot

Tüm palet veya büyük paketleri taşıma söz konusu olduğunda forklift ağır yükler için gayet uygun bir araçtır. Ancak e-ticaretin genişlemesi, çok yüksek sayıda SKU (Stock Keeping Unit [Stok Tutma Birimi]) ile depolara gönderilen küçük siparişlerde patlamaya yol açtı. Bu da işleme rotalarının gittikçe uzamasına neden oluyor.

Bu yeni zorluklarla başa çıkabilmek için GEODIS, filolar halinde görevlendirilen daha küçük bağımsız robotları uygulamaya sundu. Yedekte ağır bir el arabasıyla bütün depoyu taramaktansa sipariş toplayıcılar bölge bölge görevlendiriliyor (“bölgesel toplama” denilen bir kavram). İşlenecek siparişe göre robot istasyondan istasyona optimize edilmiş bir yol izliyor ve sonunda nihai tüketici paketleme üssüne geri dönüyor. Robotla toplayıcı arasındaki diyalog gayet kullanıcı dostu arayüzler ve makinenin çalışanı tanıma yeteneğiyle gerçekleşiyor. Bu yaklaşım GEODIS’in ekip verimliliğini ikiye katlarken çalışanların yorgunluğunu azaltmasına olanak tanıyor.

“Cobot”: İşbirliği yapan robot

Otomatizasyon depolarda bir süredir mevcut olsa da gerekli yatırım seviyelerinin çok yüksek olması ve esneklik sunmaması nedeniyle halen çok sınırlı. Oysa tedarik zincirlerimiz gittikçe daha çevik olmalı. Bu nedenle cobot’lar çok daha uyumlu robotizasyon sağlıyor.

Bu yeni robotlar farklı seçenek çeşitliliği sunuyor: Daha az güçlüler (dolayısıyla daha az tehlikeliler), daha karmaşık hareketlere hakimler, bir dizi sensör ve hafıza kapasitesi ile donanmış durumdalar ve yeni bir iş istasyonu konfigürasyonunda hızla kurulabiliyorlar. Öğrenme aşamasında robotun kolu canlı bir operatör tarafından yönlendiriliyor. Böylece gerçekleştirmesi gerekecek hareketleri ezberleyebiliyor. Daha sonra cobot istenen görevi doğrudan yerine getirebiliyor. Bu robotlar tekrar eden basit işleri yapmaya çok uygun olduğundan çalışanın zamanını daha az çaba gerektiren, daha katma değerli operasyonlara ayırmasını mümkün kılıyor.

Örneğin, GEODIS, Sawyer robotu – Rethink Robotics’in 7 eksenli robotik kolu – takım hazırlama ve taşeron paketleme işleri için İtalyan depolarından birinde kullanıma koydu.

Drone’lar

Son derece fütüristik boyutlarına bağlı olarak drone’lar, havadan teslimat potansiyelleriyle hayal gücünü zorluyor. Bugün saha testi yapılan sayısız proje var. Ancak, teslimattaki o son kilometreyi kat etmek halen operasyonel gerçeklikten çok uzak. Bunun nedeni, güvenlik ve nakledilecek ürün bakımından bu makinelerin kapasitelerini belirleyen fiziksel sınırlar (ağırlık ve mesafe). Ancak, keşif veya güvenlik gibi alanlarda drone’ların operasyonel uygulamalarının yanı sıra, GEODIS bu cihazlar için otomatik envanterde kullanılacak yenilikçi bir uygulama geliştirdi. “İş ortağımız Delta Drone ile birlikte birçok karmaşık sorunu çözdük,” diye açıklıyor de Carné. “Buna akü ömrü, binadan otomatik kontrol ve yüksek çözünürlüklü görsel alabilme yeteneği dahil. Bu eşsiz çözüm sayesinde çalışma saatleri dışında otomatik envanter tutabiliyor ve üstelik bunu çok düşük maliyetlerle yapabiliyoruz.” Şimdi endüstriyel üretim aşamasında olan bu envanter drone, istek üzerine her depoda görevlendirilebilir.

Sürücüsüz kamyon ya da teslimat yapan drone’lar için hâlâ alınacak yolumuz olsa da robotizasyon ve bağımsız ekipmanların yaygınlaşması operasyonel gerçeklik haline gelmiş durumda. Bu teknolojiler son derece önemli verimlilik artışı ve güvenilirlik sağladığı gibi, ayrıca insan gücü için daha az sağlık ve güvenlik riski gibi ek avantajlar da sunuyor.